Kadersiz Kader Yumurtaları

Elle tutulur olsun, daha iyi anlaşılsın diye bazı olguları somutlaştırma gereği duyuyorum. Mesela size kaderi anlatmak istesem yıllardır zihnimde biriktirdiğim kelimeleri bir araya getirmekte güçlük çekerim. Belki de henüz o kadar fazla kelime biriktirememişimdir, kim bilir?..
Serim kısmını böylelikle atlatmış olduk. Gelelim düğüm kısmına.
Konumuz ; ‘’Kader Yumurtaları’’. Kader yumurtaları, yolun başında ilâhi bir güç tarafından sepetimize nazikçe yerleştirildi. Alabilecekleri darbeler düşünülerek pamuklara sarılıp sarmalandı. Şartlar o kadar iyileştirildi ki bu yumurtaları kırmak özel bir çaba gerektirir desek yeridir. Ama biz, insanoğulları olarak bir yolunu bulup, gereken bütün çabayı sarf edip bu yumurtaları teker teker kırmayı başardık. Buna mukadderat diyip içimizi rahatlatmak istiyor muyum diye soracak olursanız cevabım koca bir ‘’ASLA!’’ olacak. Soğuk su etkisi yaratmak istiyorum!
Söylesenize, emanete ihanetten kaç yıl yesek ödemiş oluruz cezamızı? Veya bizim cezamız ihanet ettiğimiz o emanetlerde mi? Söylesenize, neden hiç sahip çıkamayız elimizdekilere? Peki ben neden cevabını alamayacağımı bildiğim bu soruları sunuyorum ısıtıp ısıtıp önümüze?
Neyse unutun, gitsin. Kader yumurtalarını paramparça ederek tüm sorularımızı cevapsız bırakmayı göze aldık zaten. Göze alamadığımız şeyler doğurdu göze aldıklarımızı. Alt tarafı biraz özen gösterecektik, biraz çaba gösterecektik, yumurtalarımızın rotasını değiştirmeye çalışanlara biraz gününü gösterecektik ve tabii biraz da hünerlerimizi gösterecektik.. ‘’Zoru başarmak’’ diye tâbir ettikleri bu şey yalnızca basit bir ‘’yapılması gerekenler’’ idi. Yapılması gerekenler yapıldıkları zaman ‘’başarı’’, yapılamadıkları zaman ‘’kader’’ diye adlandırılırlar. Bu yüzyıllardır böyledir. Büyük küçük herkes böyledir. Bir çocuğun sınıfta kalmasının sebebi kaderi değil yeterince ders çalışmamış olmasıdır. O adamın dehşet verici kazasının sebebi alkollü araç kullanmasıdır. Bir aşkı bitiren de kader değil, güvensizliktir. Yapamıyoruz işte bunu anlamanın neresi güç? Neden hep iyi şeyleri sahiplenip kötü şeyleri birilerine itelemeye çalışıyoruz? Hayatımızın sorumluluğunu üstlenmeyi öğrenmemiz şart. Ve bu sözden sonra bu bahsin kapanması da şart. Düğüm kısmını burada sonlandırıyorum.
Kurallar gereği burada bir çözüm kısmı olması gerekiyor. Fakat düğüm kısmı o kadar sıkı atılmış ki ne yazık ki bir çözüme ulaştıramıyorum. Peki bu, bu yazının kaderi mi?
Hayır.
Bu benim, bizzat benim, basbayağı benim başarısızlığım.


Yorumlar

  1. Yolcuyu(okuyucu) bilmediği bir yola sokup orada bırakmışsın gibi.

    YanıtlaSil
  2. Çok başarılısın böyle devam

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar