İmza: Kimse
Yuvamdan her baktığımda karşımda duran ağacın, derdinden kuruyup
iskeletinin gözüktüğü şu günlere insanoğlu ‘kış’ adını veriyormuş. Ağacı bu
mevsime hazırlayan bir diğer mevsim ise güzmüş.
Görüyorum ki insanlar kıştan birkaç kırık, birkaç grip ile kurtuluyorlar.
Fakat zavallı ağaç her kış gözlerimin önünde kimsesiz kalıyor. Binbir özenle
büyüttüğü yaprakları, dallarındaki lezzetli meyveleri onu teker teker terk
ediyor. Önce insanlar koparıp alıyor ait olduklarını, sonra şartlar..
Bu mevsim her geldiğinde çırılçıplak kalıyor ve boynu; boynu hep bükük…
Güneşli günlerde rağbet gören heybetli kollarının altına kimse uğramıyor.
Hiçbir fotoğraf karesine dahil edilmiyor. Dallarına kurulan salıncaklardan
gelen minik bedenlerin kahkahaları yok artık. Yaprakları desen, daha sonbaharda
gitmeye başlıyorlar...
Hangi canlı hak eder ki böyle yalnız başına kalmayı?
Hangi canlıya revâdır bir sevilip bir terk edilmek?
Hangi canlı kaldırabilir cılız vücudunda bu ağırlığı?
İnsan sevince her koşulda sevmez mi?
Sevginin şartlara göre değişmesi değil de şartların sevgiye göre değişmesi gerekmez
mi?
Gerekir elbet. Dünyayı kurtaracak sevgiye dair her şey gerekir..
Yaşlandığını hissediyorum.
Rüzgârın uzun-kısa her ziyaretinde yalpalandığına şahit oluyorum ama sesimi
çıkaramıyorum. Belki 'konuşursam daha güçlü durur' diyorum ama cesaret
gösteremiyorum. Eskiden olsa sıyrılır geçerdi rüzgârın arasından. Yıllar mıydı
onu bu denli yaşlandıran yoksa terk edilmek mi? Bilmiyorum.
Bildiğim tek şey var ki eski saadetine kavuşmaya mecali kalmadı...
Her şeyin sıradan olacağını düşündüğüm o güne korkunç bir gürültüyle
uyandım.
İnsanoğlu çevresinde geziniyor ağacın. Galiba onu kimsesizliğinden kurtarmaya geldiler! Galiba kıymetinin farkına vardılar!
Ama öyleyse neden hâlâ boynu bükük? O ellerinde duran kocaman şey de ne?
Peki tüm bu gürültüyü çıkaran ne? Anlamıyorum, anlayamıyorum! Ters giden bir
şeyler var, artık hissediyorum!
Hayır, onu bu dünyadan koparmaya gelmiş olamazsınız! Hiçbir canlı hiçbir
canlının hayatına son verme kudretine sahip değildir insanoğlu!
Duyuyor musun sesimi?
Öyleyse duy artık senden başkasının sesini!
Sen de duy beni heybetli ağaç!
Ben; şartlara aldırış etmeden seni seven ve hiçbir mevsimde seni terk
etmeyen minik serçe! Bunca yorgunluğuna, kırgınlığına rağmen ayakta kal!
Tutunacak bir dal bırak seni gerçekten sevenlere, seveceklere. Meyvelerine
kavuşmak için imkân tanı kendine!
Şimdi kaldır büktüğün boynunu,
haykır haykırabildiğin kadar:
‘’ Beni yaşarken öldürmenize izin vermeyeceğim!’’
Yeni yazı ne zaman?
YanıtlaSilSiz hiç ağacı kıskandınız mı ?
YanıtlaSil